Kayıtlar

2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

HAREM (BALE)

Resim
HAREM (BALE-DOB) İzlediğim ilk baleydi, önceden Zorba'yı hedeflemiştim ama biletlerin satışa çıktığı gün gişeye gidemeyince hayal oldu. Ben de harika olduğunu duyduğum Harem'e bilet aldım. Zaten Fındıkkıran ve Giselle de dahil olmak üzere bu seneki bale gösterilerinin hepsi kapalı gişe, hepsi çok iyi yorumlar alıyor. Batıya ait bir sanat bale... Ama anlatılan bizim tarihimiz ve ezgiler bizim ezgilerimiz. Öncelikle temsile ait en beğendiğim şeyin müzikler olduğunu belirtmek istiyorum. Harika melodilerdi ve orkestra on numara performansla çaldı. Koreografi ise hem müziğe hem de anlatıma çok uygun ve hem de çok yetkin bir elden çıktığı hissediliyor. https://www.operabale.gov.tr/tr-tr/Sayfalar/workdetail.aspx?EserKodu=13  Bu adresten konuyu okuyarak gitmenizi özellikle tavsiye ederim çünkü hiçbir replik, kimin adının ne olduğuna dair bir bilgilendirme temsilde yok, dolayısıyla kişiler arası bağları ve olayları rahat takip etmek için ön bilgilendirme gerekli. Osmanlı dönem...

RULET (PERDE SANAT TİYATROSU)

Resim
RULET (PERDE SANAT TİYATROSU) ETHOS Tiyatro Festivali çerçevesinde uzun süredir gitmeyi düşündüğüm bu oyunu izledim. Beklentimin altında kaldığını üzülerek belirtiyorum. Oyunun yazarı Kosta Korditis bu oyun metniyle 2012'de Cevdet Kudret Edebiyat ödüllerinde finale kalmış. Beklenti yaratan bir cümle ama altı pek doldurulamamış. Konu 2. Dünya Savaşı sırasında Rus ve Alman birliklerinin çarpışması sonrası Rusların bir grup Alman subayı esir alması etrafında şekilleniyor. Biz bir odaya hapsedilen binbaşı ve başçavuşu izliyoruz, bir de arada gelen Rus yüzbaşı var. Fiziksel savaşı verip yenilen Alman askerlerinin üzerinde bu sefer psikolojik bir savaş var. 47 gündür esirler, öldürülmeyi bekliyorlar ve onlara hiçbir şey söylenmiyor. Bu bekleyiş süresince birbirlerini hayatlarını da öğrenip subay-asker ilişkisinden farklı bir arkadaşlık da kuruyorlar. Bir gün bir siren sesi geliyor, ardından da bir el silah sesi ve esas psikolojik oyun başlıyor. Adından da tahmin edileceği gibi Ru...

YEDİ KOCALI HÜRMÜZ (ANKARA DEVLET TİYATROSU)

Resim
YEDİ KOCALI HÜRMÜZ (ANKARA DEVLET TİYATROSU) Türk tiyatrosunun epey bilinen güzide bir eseri Yedi Kocalı Hürmüz. 27 Mart Dünya Tiyatrolar gününde izleme fırsatı bulduğum, potansiyeline ulaşamamış idare eder bir oyun olmuş. Oyun vodvil tarzında, benim hiç sevmediğim bir tarzdır ama türünün iyi örneklerinden olduğu kesin. Öncelikle oyunla ilgili her kötü eleştirinin ve temsilin vasatlığının en büyük sebebi şarkıların playback olması. Playback nefret ettiğim bir şey, sesi yetersiz şarkıcılar yapıyor neyse de tiyatroda kullanılması oyunu basitleştiriyor. Oyunun girişi müzikal havasında şarkılı danslı başlıyor ve biz Hürmüz'ü ve kocalarını tanıyoruz. Yani eğer şarkı sözlerini anlayabilirsek... Ben ön sıralarda olmama rağmen çok az anladım arka sıralar hiç anlamamıştır. Halbuki koreografiler çok güzel hazırlanmış, dansçılar da fena değildi. Şarkılarda problem olmasa gerçekten harika olabilecekken tatsız bir şey olmuş. Hürmüz ve Halis Kaptan Sefere çıkacağı icin Hürmüz rahat....

HAMLET (İSTANBUL DEVLET TİYATROSU)

Resim
HAMLET (İSTANBUL DEVLET TİYATROSU) Geçen yıl Profesyonel'le hayran kaldığım Bülent Emin Yarar'ın, tek kişilik oyunu Hamlet'de de harikalar yarattığını okumuştum ve en çok görmek istediğim oyunlar listesine almıştım. Turne programında Hamlet görmek beni bu yüzden fevkalade mutlu etti, hemen biletimi aldım. Shakespeare'i ve Hamlet'ini kimseye anlatmama gerek yok sanırım. "To be or not to be" repliğini herkes duymuştur. Şiirsel bir dille duygularını, düşüncelerini, hayatı anlatan karakterler, harika kurgular yaratan Shakespeare'in en çok sahnelenen oyunlarından biri. Her sahnelenişinde, her yönetmen, her oyuncuyla yeniden yorumlanan Hamlet'i Işıl Kasapoğlu ve Bülent Emin Yarar'ın işbirliğiyle izlemek bir şans. Hamlet Danimarka kralının oğlu. O Almanya'dayken babasının ölüm haberini alıyor. Hemen ardından da annesinin amcasıyla evlendiğini öğreniyor, böylece Hamlet'in kral olması gerekirken amcası tahta geçiyor. Babasının hayaleti...

SHİRLEY (TEBDİLİ MEKAN PRODÜKSİYON TİYATROSU)

Resim
SHİRLEY (TEBDİLİ MEKAN PRODÜKSİYON TİYATROSU) Geçen sene Sahne Ankara'da izlediğim bir oyundu. Sumru Yavrucuk'u sahnede görmek için gittim, sıcak bir hikaye izleyip geldim. Shirley, çocuklarını büyümüş, evde ilgisiz kocasıyla baş başa kalmış yalnız bir ev hanımı. Bu ilgisiz kocanın ilgisizliği yer yer baya abartılsa da aslında çok evrensel bir durum, salondaki çoğu evli kadın Shirley'le hemen kendini özdeşleştirdi, bunu gülüşmelerinden, kafa sallamalarından, kendi aralarında fısıltılarından anladım. Zaten ülkemiz sürekli kendinden veren, tükenen, çocukları-eşi için her fedakarlığı yapan hatta mutsuz evliliklere katlanıp ömür tüketen kadınlarla dolu (bu oyun gösteriyor ki dünya bu kadınlarla dolu). Aslında hemen herkes oyunda özdeşleşecek bir şey bulabilir, özellikle de yalnızlığı. Monotonluk, hayatta yapacağı her şeyi yapmış olmanın getirdiği idealsizlik, ona hayat arkadaşı olamamış bir erkekle ve onun ihtiyaç ve kısıtlamalarıyla uğraşmaktan bıkmaya başlamış Shirley, ...

SATRANÇ (ANKARA DEVLET TİYATROSU)

Resim
SATRANÇ (ANKARA DEVLET TİYATROSU) Stefan Zweig'a hayranlığım geçen sene bu oyunun prömiyeri için büyük bir heyecan duymama sebep olmuştu ancak ilk yorumlar çok parlak olmayınca oyuna gitmeyi baya erteledim. Sonunda gittiğimde karşımda inanılmaz sıkıldığım bir oyun vardı, aslında üzerine yazmak bile istemiyorum. Yani 80 sayfalık olsa da çok şey anlatabilen, bir solukta okuyup önerdiğim herkesten de olumlu dönüt aldığım bu müthiş kitabı nasıl bu kadar sıkıcı ve başarısız sahnelemiş olabilirler? İlk kez bir oyunda "Ben sahnelesem daha iyi sahnelerdim." dedim. Satranç, Kürk Mantolu Madonna, 1984, Hayvan Çiftliği gibi ortalamanın çok üstünde geniş bir kitleye ulaşmış bir kitap. Benim kitapla ilk tanışmam yaklaşık 7 yıl önce lise kütüphanesinde oldu. İnsan psikolojisini öğrenmek diyemem ama anlamak isteyen hemen bir kitabını alsın ve o harika anlatım gücündeki sihirli kelimelerle bir başka insanın "ruhunun" derinliklerine adım atsın. Bir erkek bir kadının arzu v...

ÖDENMEYECEK ÖDEMİYORUZ (ANKARA SANAT TİYATROSU)

Resim
ÖDENMEYECEK ÖDEMİYORUZ (ANKARA SANAT TİYATROSU) Ankara Sanat Tiyatrosu'ndan izlediğim ilk oyun Ödenmeyecek Ödemiyoruz. (Ama yazısını geç tamamladım.) İlk kez gittiğim bu tiyatroyu çok beğendim. Ulaşım açısından çok rahat bir yerde olması bir avantaj. İçerisi bana çok sıcak bir ortam sundu. Vestiyer yok, askılara eşyanızı kendiniz asıyorsunuz. Kafe çok uygun fiyatlı, oyunun öncesinde ya da oyun aralarında ev yapımı kek-çay ikilisine bir şans verebilirsiniz. Tiyatronun içiyse koltuk aralarının dar olmasıyla özellikle giriş çıkışlarda baya tıkanıyor. En ön sıra neredeyse sahneyle bitişik, oyunun iyice içinde gibi hissettiriyor. Devlet tiyatrolarında bile birkaç koltuk boş görürdüm, ama burada salon tam doluydu. Ankara Sanat Tiyatrosu'nun muhalif ve kapitalist düzen karşıtı duruşuna mükemmel uyan, Nobel ödüllü Dario Fo'nun yazdığı oyunda, her şey zamlanmış ve zaten yoksul hayat yaşayan insanların alım gücünün çok üstüne çıkmış. Onlar da süpermarket önünde eski fiyat...