ERMİŞLER YA DA GÜNAHKARLAR (İZMİR DEVLET TİYATROSU)
ERMİŞLER YA DA GÜNAHKARLAR (İZMİR DEVLET TİYATROSU)
Sezonun ikinci turne oyunu benim görmeyi çok istediğim bir oyundu, çünkü Barış Erdenk'in yaptığı ve beğenmediğim bir oyun hatırlamıyorum. Geçen sene Eskişehir Şehir Tiyatroları'ndan izlediğim ve çok beğendiğim oyunu Erdenk gibi özgün bir rejisörden görecek olmanın heyecanıyla biletimi hemen aldım.
Eskişehir'den gelen turnedeki oyun sanırım 2 saat civarı bir süreye sahipti, belki daha uzundu. İzmir'den gelense 1 saat 5 dakika. Metindeki ciddi bir kısaltmaya gidildiğini buradan anlayabilirsiniz. Bu kısaltma ne yazık ki oyundan çok şey götürmüş. Bir devinim katmış ama bazı olayların da havada kalmasına yol açmış, temel çerçeve korunsa da pek çok detay kaybolmuş ya da üstünde düşünmenize fırsat bırakmayacak kadar hızlı geçiyor.
Diyaloğa dayalı bir oyun olduğu için dikkatle izlemek gerekiyor, oturduğunuz yerde dedektifçilik oynuyorsunuz. Gerilim adım adım tırmanıyor, pik yapıyor, biraz durulup tekrar yükseliyor. Koltuğunuzda rahat oturmanıza izin vermiyor. Çok zekice bir metin. "Shutter Island" filmiyle hemen hemen aynı kurguya sahip.
Antony Horowitz'in yazdığı oyunda, büyük katil Easterman, Suffolk'ta Dr.Farquar'ın yönettiği bir akıl hastanesinde kalıyor. Seri katiller hakkında kitaplar yazan Mark Styler'ın Easterman'la röportaj yapmak için gelmesiyle plot twist dolu bir gizeme atılıyoruz. Dr.Farquar'ı röportaja izin vermesi için ikna etmeye çalışırken kendi karanlık geçmişine, sırlarına uzanmak zorunda kalıyor. Psikolojiyle ilgilenenlerin yabancı olmayacağı bir durum, suçlu kişilerin belki vicdan azabından kurtulmak belki başka bir sebeple suçlarını yaşanmamış saymaları hatta alternatif bir dünya yaratmalarıdır. Oyun bunun ekseninde ve sahnede her an büyük bir sorgulama devam ederken siz de oturduğunuz yerde bu sorgulamaya katılıyorsunuz. Kötü ve iyinin sürekli yer ve isim değiştirdiği bu harika metin bize kimin ermiş kimin günahkar olduğunu sorgulatmayı başarıyor.
Oyunun dekoru ve dekorun dönerek çalışma odasından fayans kaplı bir terapi odasına değişimi muh-te-şem! Kapının her açılışında değişik şeyler çıkması zaten metinde var ama ilk fikir özgün bir düşünce olmuş. Işık da müzik de etkin kullanılıyor. Barış Erdenk karanlık atmosfer yaratmayı çok iyi başarıyor. Bu atmosfer Hayvan Çiftliği, Yanık, İkinci Katil, Lysistrata gibi oyunlarda da oyuna çok yakışmıştı.
Dr. Farquad olarak gördüğüm Cemalettin Çekmece harika bir oyunculuk sergiledi. Ama Styler rolünde Tamer Yılmaz ve Hemşire Plimpton rolünde Canan Erener Şen vasat bir performans gösterdiler.
Çok etkileyici bir oyun ama keşke biraz daha uzatılsa, o zaman muhteşem bir oyun olmuş derdim. Son olarak halı, zarf, duvar kağıdı, sigara, jöle!
Sezonun ikinci turne oyunu benim görmeyi çok istediğim bir oyundu, çünkü Barış Erdenk'in yaptığı ve beğenmediğim bir oyun hatırlamıyorum. Geçen sene Eskişehir Şehir Tiyatroları'ndan izlediğim ve çok beğendiğim oyunu Erdenk gibi özgün bir rejisörden görecek olmanın heyecanıyla biletimi hemen aldım.
Eskişehir'den gelen turnedeki oyun sanırım 2 saat civarı bir süreye sahipti, belki daha uzundu. İzmir'den gelense 1 saat 5 dakika. Metindeki ciddi bir kısaltmaya gidildiğini buradan anlayabilirsiniz. Bu kısaltma ne yazık ki oyundan çok şey götürmüş. Bir devinim katmış ama bazı olayların da havada kalmasına yol açmış, temel çerçeve korunsa da pek çok detay kaybolmuş ya da üstünde düşünmenize fırsat bırakmayacak kadar hızlı geçiyor.
Diyaloğa dayalı bir oyun olduğu için dikkatle izlemek gerekiyor, oturduğunuz yerde dedektifçilik oynuyorsunuz. Gerilim adım adım tırmanıyor, pik yapıyor, biraz durulup tekrar yükseliyor. Koltuğunuzda rahat oturmanıza izin vermiyor. Çok zekice bir metin. "Shutter Island" filmiyle hemen hemen aynı kurguya sahip.
Antony Horowitz'in yazdığı oyunda, büyük katil Easterman, Suffolk'ta Dr.Farquar'ın yönettiği bir akıl hastanesinde kalıyor. Seri katiller hakkında kitaplar yazan Mark Styler'ın Easterman'la röportaj yapmak için gelmesiyle plot twist dolu bir gizeme atılıyoruz. Dr.Farquar'ı röportaja izin vermesi için ikna etmeye çalışırken kendi karanlık geçmişine, sırlarına uzanmak zorunda kalıyor. Psikolojiyle ilgilenenlerin yabancı olmayacağı bir durum, suçlu kişilerin belki vicdan azabından kurtulmak belki başka bir sebeple suçlarını yaşanmamış saymaları hatta alternatif bir dünya yaratmalarıdır. Oyun bunun ekseninde ve sahnede her an büyük bir sorgulama devam ederken siz de oturduğunuz yerde bu sorgulamaya katılıyorsunuz. Kötü ve iyinin sürekli yer ve isim değiştirdiği bu harika metin bize kimin ermiş kimin günahkar olduğunu sorgulatmayı başarıyor.
Oyunun dekoru ve dekorun dönerek çalışma odasından fayans kaplı bir terapi odasına değişimi muh-te-şem! Kapının her açılışında değişik şeyler çıkması zaten metinde var ama ilk fikir özgün bir düşünce olmuş. Işık da müzik de etkin kullanılıyor. Barış Erdenk karanlık atmosfer yaratmayı çok iyi başarıyor. Bu atmosfer Hayvan Çiftliği, Yanık, İkinci Katil, Lysistrata gibi oyunlarda da oyuna çok yakışmıştı.
Dr. Farquad olarak gördüğüm Cemalettin Çekmece harika bir oyunculuk sergiledi. Ama Styler rolünde Tamer Yılmaz ve Hemşire Plimpton rolünde Canan Erener Şen vasat bir performans gösterdiler.
Çok etkileyici bir oyun ama keşke biraz daha uzatılsa, o zaman muhteşem bir oyun olmuş derdim. Son olarak halı, zarf, duvar kağıdı, sigara, jöle!
Yorumlar
Yorum Gönder