IV.MURAT (ANKARA DEVLET TİYATROLARI)

IV.MURAT (ANKARA DEVLET TİYATROLARI)

Osmanlı tarihine dair oyunlar bazı izleyicileri özellikle çekse de bazıları için önyargıyla yaklaşılan temsiller. Bence tarihimizin her dönemi kıymetli ve belli bir ideoloji ya da kesimle özleşerek toplumda ayrışma yaratmasına izin verilmemeli. Bazı oyunlar biraz yanlı bakış açısı hissettirse de IV. Murat bunlardan biri değil.

Yazar Turan Oflazoğlu'nun pek çok tarihi oyunu var. Genç Osman, Deli Ibrahim, Fatih, Cem Sultan, Kösem Sultan, II. Mahmut oyunlarında yer almış tarihi karakterlerden bazıları. İzlediğim Fatih (Bizans Düştü) oyununu pek beğenmemiştim, çünkü Fatih, tek taraflı anlatılmıştı (ya da sahneye öyle aktarılmıştı.) Ama oyundan önce önyargım yoktu. Rejisor olarak Bozkurt Kuruç'u görmek sevindiriciydi çünkü Macbeth oyununu beğenmiştim. Bu oyun da yetkin reji dokunuşlarını fark ettiğim, büyük emeklerin eseri bir gösteri olmuş.

Temsilin başlangıç sahnesi oldukça etkileyici, arkaya koyulan müzik de tüm azametiyle gelen yeniçeri ve sipahilerin gücünü vurguluyor. Hemen ardından toy, annesi Kösem'in baskısı altındaki padişahın geldiği akabinde yeniçerileri ve sipahilerin, bazı devlet adamlarının idamını istedikleri ve "Sonun Genç Osman gibi olur." diyerek gözdağı verdikleri sahneye geçiyor. Padişah mecbur istediklerini kabul ediyor ki bu isteklerden biri de işbirlikçileri Topal Recep Paşa'nın sadrazam yapılması. Sanırım yeniçeri ayaklanmasının ne olduğu daha iyi anlatılamazdı, tarih kitaplarında okuyup geçtiğimiz bir cümlenin aslında baş etmesi güç bir mesele olduğunu çok net hissettim.

IV. Murat oyun başında oldukça erdemli bir insan olarak karşımıza çıkıyor. Halkın namusunu kendi namusu gören, parasını ve güvenliğini korumayı asli görevi addeden idealist padişah, kılık değiştirip halkın arasında gezince durumun böyle olmadığını görüyor. Eşkiyalar halkı evlerinde basarak öldürüyor, haraç kesip belini büküyor. Halk da bize 'Demir yumruklu biri gerek.' diyor. Padişah bunları duyuyor, bizzat tanık oluyor, bir şeyleri değiştirmek istiyor ama nereden başlayacağını bilemiyor. Burada da ona yol gösteren Şair Nef'i. Nefi ve IV.Murat'ın dialogları metinde en edebi ve derin repliklere sahip kısım olarak en beğendiğim sahnelerdi.

IV. Murat ne yapacağına karar vermesi ilk perdenin sonuna tekabül ediyor. Sokakta bulup saraya aldırdığı Dilfigar sayesinde annesi ve Topal Recep'in ihanetini iyice anlıyor. Recep'i idam ettirip, annesini de hareme hapsediyor ancak en görkemli sahne henüz gelmedi. Yeniçeri, sipahi, aydın takımı ve halkı toplayan padişah sonunda demir yumruğunu gösteriyor. Bu sahnede Kuran'ı eline alıp "Kuran'dır bu." diye başladığı sahne hem o meşhur başlığın yer alması hem de oyunculuklarla akılda kalan bir sahneydi. Kuran'dan alıntılarla zenginlestirdiği konuşmasını Bağdat'a sefer düzenleneceği vaadi, emirlerine uyulması için and içirtme töreniyle devam ettirip ona karşı gelenleri gürzüyle ezeceğini söyleyerek bitiriyor. Bazılarına aşırı gelebilir bu sahne ancak padişahlar o dönemde halifeydiler, dini liderdiler. İlk defa bu oyunda halkın dini değerleri ve padişahın müslüman yanı ve dini otoritesinin gösterildiğini gördüm. Bu doğru bir yaklaşımdı bence çünkü bu sıfatları ne padişahtan ne de halktan sıyıramazsınız bunlara yer vermemek tarihi eksik bir açıyla yansıtmak olurdu.

İkinci perde ise gücü bir kez eline alan padişahın ileri giderek adeta bir diktatöre dönüştüğünü, kendi kurallarına uymayarak yaptığı ikiyüzlüğü açıkça gösterdi. Devamlı daha çok kural koyan ve bunları kanlı bir biçimde cezalandıran padişah içindeki iyiyle buna karşı koymaya çalışsa da yaşadığı kibir onu geri adım atmaktan alıkoyuyor. Dışarıya çok güçlü görünse de aslında içki zaafını bilenlerin tuzağına düşecek kadar zayıf biri. İktidar hırsıyla hemen tüm şehzadeleri öldürmüş. Ona başta yol gösteren, fikirlerine değer verdiği Nef'i onu eleştirince buna tahammül edemez hale gelmiş. Yani psikolojisi ve yaşadıkları adım adım işlenen, tek taraflı anlatılmayan, yanlışları da gösterilen objektif bir karakter.

Oyunda özellile annesinin de içinde olduğu entrikalardan bahsedilmiş, halkın yaşantısını anlatan sahneler eklenmiş, Bağdat seferine de değinilmiş ama esas olay IV. Murat'ın karakter dönüşümü.

Dekor, tarihi oyunlarda sıkça gördüğüm gibi sönük, yok gibi. Birkaç divan, taht, ışık oyunları vs. den ibaret. Kostümler oldukça güzeldi ve görkemliydi. Müzikse klasik Diriliş Ertuğrul tarzı yapımlarda olan çoşkun melodilerdi, Can Atilla'dan daha iyisini beklerdim. Bir yerde Tuti mucize guyem söylendi, o hoştu.

Oyunculuklarda başrol ve parlayan kişi Kutay Sungar. İlk olarak Satıcı'nın Ölümü'nde izlemiştim, orada Erdal Küçükkömürcü, Buğra Koçtepe gibi oyuncular arasında yeterince parlayamamıştı. Kendisi fiziksel olarak IV. Murat'ın azametli vücuduna oldukça uzak ama karaktere tam olarak bürünmüş. Harikaydı, özellikle ön sıradan ufak mimikleri, gözlerinin doluşu, taşkın heyecanı net görülüyordu.

Anne rolündeki Adviye Öztürk felfecir okuyan gözleriyle izlemeyi sevdiğim, rolünün ağırlığını taşıyan biriydi. Topal Recep rolünde Nihat Hakan Güney de yılların tecrübesiyle çok başarılıydı. Kalan oyuncular da iyiydiler ama bu üç isim oyunun lokomotifiydi.

Oldukça uzun bir temsil, 2 saat 50 dakika sürüyor. Yoğun bir gün sonrası izlemek zor olabilir. Ama bence izlenmesi gereken, verilen özen her halinden belli bir oyun.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İYİYİM (ANKARA DEVLET TİYATROSU )

ÜÇ KIZ KARDEŞ (HAYAL PERDESİ)

YEDİ KOCALI HÜRMÜZ (ANKARA DEVLET TİYATROSU)