EYVAH NADİR (ANKARA DEVLET TİYATROSU)

EYVAH NADİR (ANKARA DEVLET TİYATROSU)

Eyvah Nadir, çok sevdiğim Oda Tiyatro'sunda sahnelenmeye başlanmış sezonun yeni oyunlarından.

Tek kişilik bu oyun Koray Karaca'ya emanet. Koray Karaca, sahnede bize Nadir Hakarar'ın hikayesini anlattı, bunu yaparken de türlü kılığa girerek çeşitli karakterlere hayat verdi. İşte bunun sözlükte bir karşılığı var: Meddahlık! Meddah, sandalyesine oturup, çeşitli aksuarlar kullanarak (mendil, değnek..) hikayeler anlatıp taklitler yapan kişiye deniyor. Efsaneler, tarihi kişiler/olaylar, kurmaca hikayeler gibi geniş repertuara sahip meddahlar sözlü edebiyat ve geleneksel tiyatroya katkı yapıp dönemin politik, sosyal durumunu da yansıtan sanatkarlar.

Açıkçası meddah kültürüne yabancıyım, sanırım benden önceki nesiller daha aşinadır. Çeşitli festivaller, halk etkinliklerinde programlansa ya da güzel sanat fakültelerinde dersler de verilse kültürümüze ait bu değer yeterince yaşatılmıyor. Kaybettiğimiz ama farkında bile olmadığımız bir şey meddahlık. Popüler kültürün yarattığı çoğu saçma ve anlamsız yüzlerce programın karşısında kökleri çok eskiye uzanan, yaşamaya değer bir gelenek. Oyunla ilgili en çok sevdiğim şey, beni bu gelenekle resmen tanıştırması oldu.

Oyun Nadir Hakarar'ın hikayesi, ama Nadir oyunda hiç yok. Biz onu anlatıcımızın anlattkları ve sahnedeki bin bir karakterin söylediklerinden tanıyoruz. Hikayesi dedesinden, babasından, onlardan aldığı öğütlerden başlıyor. Bu öğütlerden biri de 'Eyvah' dememesi, hep çalışması.' Çünkü çalışırsan bir yol bulursun.' Hep çalışan, sessiz, mülayim, doğruluktan ayrılmayan bir karakter bu Nadir. Sessizliğinden rahatsız olan ev sahibi evden kovmuş, sevdiği kızı babası vermemiş, bir de suçsuz yere hapse girmiş, hep iyi kalmış. Hapisten çıktıktan sonra değişecek hikaye, Nadir biraz da kötü tarafı tecrübe edecek ama elbette yine hayatında eyvahlara yer yok. Ta ki günün birinde tam da yerinde bir 'Eyvah!' koparana kadar.

Günümüzdeki olaylara da meddahlık gereği atıflar yapan oyunda Nadir'in hikayesinde herkes kendinden bir şey bulabilir.

Hikaye olarak farklı bir konu/kurgu vaat etmeyen, mesaj kaygısı olmayan (eyvah demenin kötü bir şey olmadığı mesaj olarak çıkarılabilir gerçi), iş-okul çıkışı kafa boşaltmak için mükemmel bir tercih olacak oyun iyi bir tempoda ve oldukça eğlenceli ilerliyor, 1 saatin üstündeki oyun akıp gidiyor. Burada en büyük krediyi Koray Karaca'ya vermek gerekir. Kendisini ilk Sacide oyununda izlediğimde oyunculuğunu sönük bulmuştum ancak kendine uygun rolde resmen parlamış. Hayat verdiği belki 20 karakterin en başta farklı aksan ve konuşma tarzına hakimiyeti yanında, jest ve mimikleriyle, enerjisiyle harikaydı. Yarattığı tiplemeler klişelik ve doğallık arasındaki ince çizgide bence doğallığa yakın. Gerek replikleri gerek Karaca'nın performansıyla oldukça eğlenceli ilerleyen oyunun interaktif kısımları hiç beklenmedik olaylara açık. Karaca, ilk iki sırada oturan erkeklerden seçtikleriyle ara ara karşılıklı oynadı, tabi ortada onlar için replik olmayınca doğaçladılar, Karaca da bunu iyi yönetti. Bu interaktif kısım yüzünden 1 saat 10 dakikalık oyun 10 dakika uzadı.

Bazı oyuncular ayrıca çok iyi şarkı söyleme yeteneğine de sahip oluyor, Karaca bence onlardan biri değil ama zaten oyuncuların şarkıcı gibi profesyonel şarkı söylemesini beklemiyorum. Yani bulmuş olmak için bulduğum bir kusur bu :)

Tek kişilik oyunlarda rejisör-oyuncu uyumluluğu oyuna çok yansıyor, bu vesileyle Ali Meriç ve Karaca'nın kimyası tutmuş diyebiliriz.

Dekor ve kostümler güzeldi, kostüme ufak eklemelerle çok farklı karakterler yaratıldı. Müzikler Can Atilla imzalı, müzikten pek hoşlanmadım. Oyunda sinevizyon kullanılıyor, bence çok iyi bir tercih, çok da iyi hazırlanmıştı.

Hikayenin izleyiciye düşündürdükleri var ama bazı izleyicilere biraz boş gelebilir. Yine de güldürme garantili bence. Hiç değilse, Rus bir hayat kadınını canlandıran Koray Karaca'yı Ankara'nın bitki örtüsü eskort kartlarına atıf yapan kartların üstünde görünce gülersiniz. ('Arkalara verin, orada gençler görüyorum, siz özellikle arayın.' repliğiyle birlikte.) Oyuna dair komik ve farklı bir hatıra olarak biletimle saklayacağım :)

Kalabalık kadroları tek kişiye, dramı komediye, düşünebileceğim metinleri daha rahat metinlere yeğlerim. Bu oyunda bunların hiçbiri yok ama beğendim, tavsiye ederim. Özellikle çok tiyatroya gitmeyen dost akrabayla gitmeye uygun, pişman etmeyecek bir oyun.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İYİYİM (ANKARA DEVLET TİYATROSU )

ÜÇ KIZ KARDEŞ (HAYAL PERDESİ)

YEDİ KOCALI HÜRMÜZ (ANKARA DEVLET TİYATROSU)