GİDİON'UN DÜĞÜMÜ (TATBİKAT SAHNESİ)
GİDİON'UN DÜĞÜMÜ (TATBİKAT SAHNESİ)
Tatbikat Sahnesi'nin oyunlarıyla geç tanıştım ama gerek metin seçimleri, gerekse sahnelemedeki başarıları onlara bir müdavim kazandırdı. Gidion'un Düğümü de iyi seçilmiş, iyi işlenmiş bir oyun.
Tatbikat Sahnesi'ni seviyorum, artık devlet tiyatrolarının oyunlarının orada sahnelenmemesinden üzgünüm. Bu oyun için de Tatbikat Sahnesi'ne gitmek beni mutlu etti. Oyun kısaca trajik bir olay yaşamış çocuğun annesi Mrs.Fell ve öğretmeni Mrs.Clark'ın hesaplaşması üzerine, gerilim ve dram türünde.
Oyun öncesi yaptığım araştırmalardan aldığım spoilerları ben başkalarına vermek istemiyorum. O yüzden:
--------SPOİLER----- BU KISIM ÇOK FAZLA KEYİF KAÇIRICI DETAY İÇERİR. (İleride geriye bakıp oyunu düşündüğümde tekrar yorumlayabilmek için ayrıntıları unutmamış olmak adına hatırladığım her şeyi yazmak istedim.)
Gidion, 5. sınıfa giden (internetten bulduğuma göre) bir çocuk. Oyunumuzun baş karakteri olmakla birlikte oyunda yok.
Oyunda izlediklerimiz öğretmeni Heather Clark ve annesi Corryn Fell. Sahneye girdiğimizde daha oyun başlamadan biz öğretmen Mrs.Clark'ı boş sınıfta işlerini hallederken görmeye başlamamızla aslında oyun bizi içine katmış oluyor. Saat 20.30'da oyun başladığında Mrs.Clark yine not kağıtlarına dalmış halde müziğini dinlerken biz de onunla birlikte dinliyoruz. Sonra bir kadın geliyor. Mrs.Clark 'Müdürün ofisi şurda.' diyerek başından savmaya çalışsa da bu kadın ısrarla ayrılmıyor. Mrs.Clark biraz kabalaşıyor bu sefer ve 'Ben Gidion'un annesiyim, görüşmek için randevumuz vardı, ben de geldim.' cevabını alıyor. Mrs.Clark'ın 'Olanlardan sonra gelmezsiniz diye düşündüm.' sözüyle biraz merak etmeye başlıyoruz. Mrs.Fell'in cevabıysa hep 'Randevumuz vardı, ben de geldim.' Bunlar pek bir şey ifade etmiyor gibi dursa da, zamanla karakterlerin psikolojilerini yansıtan replikler olduğunu anlayacağız.
Bir süre esas konuya girilecek gibi oluyor Mrs.Fell oğluyla ilgili sorular sordukça. Öğretmen 'Müdüremiz de görüşmeye katılmak istiyordu, onu bekleyelim.' diyor ve konunun çevresinde dolaşılıyor, bu tempoyu düşürüyor. Tabi bu aslında Mrs. Clark'ın konudan kaçınmak için yaptığı bir şey.
İlk yarım saat geçtikten sonra, ufak ufak ipuçları topladığımız esas konuya yani Gidion'un düğümüne giriyoruz. Nedir bu büyük olay? Ne bu olaya sebep oldu? Aslında her iki karakterin ve onlarla birlikte bizim de cevap aradığımız sorular bunlar. Oyun bize bu cevapları verirken, pek çok soruyu da üstümüze atacak.
Öğrencilerin kompozisyonlarının asıldığı panoya bakan Mrs.Fell, kendi oğlununkini merak ediyor. Görüyor ki A almış ve bir de raptiye deliği var, yani panoya asılıp indirilmiş. Neden? Oğlunun masasına oturan Mrs.Fell'in oğluna yazılmış kağıtta okuduğu 'Jake tam bir yalancı, ben sana inanıyorum Gidion.' notu ne anlama geliyor? Öğretmen neden Gidion'a uzaklaştırma cezası vermiş? Bunların hepsinin tek bir cevabı Gidion'un yazdığı bir hikayede gizli. Bu hikaye bir çocuk için çok vahşi bir içeriğe sahip: Öğrenciler tarafından tecavüz edilip öldürülen öğretmenlerin bağırsaklarını bir sopaya dolayıp dokumacılara götüren Gidion'un, bu bağırsaklardan dokunmuş pelerinle kabilesini kurtaran bir şaire dönüşümünü anlatıyor. Hikayede bir de Jake'in birinci sınıflardan bir çocuğa tecavüz ettiği sahne var.
Oyunda zamanla anlıyoruz ki Mrs.Fell üniversitede orta çağ edebiyatı dersleri veren bir 'öğretmen'. Bu hikaye de Gidion'a anlattığı bir hikayeye benziyormuş. Yani Gidion, bildiği bir hikayenin üzerine çevresinde gördüğü karakterler ve belki bazı gerçekleri yerleştirip yeni bir hikaye oluşturmuş. Mrs.Clark bu hikayeyi okuyunca haklı bir dehşete kapılmış, Gidion hikayeyi başka çocuklara da anlattığı için de 'öğrencileri korumak için' Gidion'a uzaklaştırma cezası vermiş. Bu kararın doğru ya da yanlışlığı bir yana sonucu, Gidion'un kafasına bir kurşun sıkarak intihar etmesi.
Bu arada Mrs.Fell'in ısrarlı sorularıyla öğreniyoruz ki Mrs.Clark önceden reklamcıymış, sonradan öğretmen olmuş. Zaten Mrs.Fell'in bu yüzden Mrs.Clark'ın öğretmenlik yeteneğinden şüphe ettiği ve onu küçümsediği çok açık. Ona söylediği 'Siz kim oluyorsunuz da benim oğluma ne yazıp neyi yazamayacağını söylüyorsunuz?' sözü ve hikayeyi okuduktan sonra 'Bu harika bir hikaye. Benim oğlum bir dahiymiş, sizse onu anlamamış ceza vermişsiniz, onun da yüreği bu baskıyı kaldıramamış.' replikleri çok şey anlatıyor. Eğitim sistemine sıkı ve açık bir eleştiri geliyor, karşılanması zor bir eleştiri.
Jake ile ilgili iddanın doğru olup olmadığı yanıtsız kalıyor ancak bu konuda Mrs.Clark'ın cevabı hep 'O öyle bir şey yapmaz, o iyi bir çocuktur.' şeklinde, yani şaşmaz bir inançla Jake'i haklı buluyor. Peki Gidion'a verdiği cezada bunu payı ne? Ya da Gidion'un intiharında? Mrs.Clark'ın, intiharda Gidion'u suçladığını hissettirdi bana.
Mrs.Fell kocasının ölümünden sonra oğluyla baş başa kalmış bir anne. Oğluna biraz uzak kalmış ve başına neler geldiğini öğrenmek, bir suçlu bulmak istiyor. Ama bence esas suçladığı kendisi. Oğlunun uzaklaştırma cezasından sonra üstüne gitmemiş, yalnız kalmasına izin vermiş. Sonunda da onu garajda kendini öldürmüş olarak buluyor, hem de etraf kirlenmesin diye altına bir şeyler sermiş halde.
Bir tabanca görüyorsak o patlar. Mrs.Fell'in Mrs.Clark'a yönelttiği silah patlamadan önce kararan sahnede silah kime doğrultuldu emin olamıyoruz. Yani bir intihar mı oldu yoksa cinayet mi? Tıpkı Gidion'un ölümü gibi. Aslında kafasına sıkan Gidion'un açısından bir intihar olan olay, eğitim sisteminin hassas bir ruha yaptıkları açısından bir cinayet.
--------SPOİLER-----
Çok sade bir sınıf dekoru, oyunculukları öne çıkaran ışık düzeni var. Müzik çok başarılıydı, hala aklımda. Arada çalan zil ve tenefüse çıkan çocuk sesleri iyi bir atmosfer yaratıyor.
Oyunculara gelince öğretmeni oynayan Selin Akman'ı hiç beğenmedim, karakterini sadece repliklerinden tanıdım, kendisi hiçbir ruh katamamış. Yapay bir tavrı var, travmatize olmuş bir öğretmenden çok kaba ve ilgisiz bir öğretmen olmuş.
Anne rolünde Elvin Beşikçioğlu'na işte bu diyorum. İlaçlarla ayakta duran, acılı, dengesiz, cevap arayan anne rolüne çok iyi gitmiş. Sahnede ilacını içtikten sonra daha çok gülen, daha çabuk sinirlenen hali, repliklerin ağzından gerçek gibi çıktığını hissetmem, karakteri bir adım ileri götürüşüyle oyunu taşıyan isimdi.
Tatbikat Sahnesi oyunları, farklı ve sorgulayıcı metinleri ve özenli sahnelemeleriyle bir şansı kesinlikle hak ediyor. Ben de bir sonraki oyunumu 1869 Laveyn olarak planlıyor ve iple çekiyorum.
Tatbikat Sahnesi'nin oyunlarıyla geç tanıştım ama gerek metin seçimleri, gerekse sahnelemedeki başarıları onlara bir müdavim kazandırdı. Gidion'un Düğümü de iyi seçilmiş, iyi işlenmiş bir oyun.
Tatbikat Sahnesi'ni seviyorum, artık devlet tiyatrolarının oyunlarının orada sahnelenmemesinden üzgünüm. Bu oyun için de Tatbikat Sahnesi'ne gitmek beni mutlu etti. Oyun kısaca trajik bir olay yaşamış çocuğun annesi Mrs.Fell ve öğretmeni Mrs.Clark'ın hesaplaşması üzerine, gerilim ve dram türünde.
Oyun öncesi yaptığım araştırmalardan aldığım spoilerları ben başkalarına vermek istemiyorum. O yüzden:
--------SPOİLER----- BU KISIM ÇOK FAZLA KEYİF KAÇIRICI DETAY İÇERİR. (İleride geriye bakıp oyunu düşündüğümde tekrar yorumlayabilmek için ayrıntıları unutmamış olmak adına hatırladığım her şeyi yazmak istedim.)
Gidion, 5. sınıfa giden (internetten bulduğuma göre) bir çocuk. Oyunumuzun baş karakteri olmakla birlikte oyunda yok.
Oyunda izlediklerimiz öğretmeni Heather Clark ve annesi Corryn Fell. Sahneye girdiğimizde daha oyun başlamadan biz öğretmen Mrs.Clark'ı boş sınıfta işlerini hallederken görmeye başlamamızla aslında oyun bizi içine katmış oluyor. Saat 20.30'da oyun başladığında Mrs.Clark yine not kağıtlarına dalmış halde müziğini dinlerken biz de onunla birlikte dinliyoruz. Sonra bir kadın geliyor. Mrs.Clark 'Müdürün ofisi şurda.' diyerek başından savmaya çalışsa da bu kadın ısrarla ayrılmıyor. Mrs.Clark biraz kabalaşıyor bu sefer ve 'Ben Gidion'un annesiyim, görüşmek için randevumuz vardı, ben de geldim.' cevabını alıyor. Mrs.Clark'ın 'Olanlardan sonra gelmezsiniz diye düşündüm.' sözüyle biraz merak etmeye başlıyoruz. Mrs.Fell'in cevabıysa hep 'Randevumuz vardı, ben de geldim.' Bunlar pek bir şey ifade etmiyor gibi dursa da, zamanla karakterlerin psikolojilerini yansıtan replikler olduğunu anlayacağız.
Bir süre esas konuya girilecek gibi oluyor Mrs.Fell oğluyla ilgili sorular sordukça. Öğretmen 'Müdüremiz de görüşmeye katılmak istiyordu, onu bekleyelim.' diyor ve konunun çevresinde dolaşılıyor, bu tempoyu düşürüyor. Tabi bu aslında Mrs. Clark'ın konudan kaçınmak için yaptığı bir şey.
İlk yarım saat geçtikten sonra, ufak ufak ipuçları topladığımız esas konuya yani Gidion'un düğümüne giriyoruz. Nedir bu büyük olay? Ne bu olaya sebep oldu? Aslında her iki karakterin ve onlarla birlikte bizim de cevap aradığımız sorular bunlar. Oyun bize bu cevapları verirken, pek çok soruyu da üstümüze atacak.
Öğrencilerin kompozisyonlarının asıldığı panoya bakan Mrs.Fell, kendi oğlununkini merak ediyor. Görüyor ki A almış ve bir de raptiye deliği var, yani panoya asılıp indirilmiş. Neden? Oğlunun masasına oturan Mrs.Fell'in oğluna yazılmış kağıtta okuduğu 'Jake tam bir yalancı, ben sana inanıyorum Gidion.' notu ne anlama geliyor? Öğretmen neden Gidion'a uzaklaştırma cezası vermiş? Bunların hepsinin tek bir cevabı Gidion'un yazdığı bir hikayede gizli. Bu hikaye bir çocuk için çok vahşi bir içeriğe sahip: Öğrenciler tarafından tecavüz edilip öldürülen öğretmenlerin bağırsaklarını bir sopaya dolayıp dokumacılara götüren Gidion'un, bu bağırsaklardan dokunmuş pelerinle kabilesini kurtaran bir şaire dönüşümünü anlatıyor. Hikayede bir de Jake'in birinci sınıflardan bir çocuğa tecavüz ettiği sahne var.
Oyunda zamanla anlıyoruz ki Mrs.Fell üniversitede orta çağ edebiyatı dersleri veren bir 'öğretmen'. Bu hikaye de Gidion'a anlattığı bir hikayeye benziyormuş. Yani Gidion, bildiği bir hikayenin üzerine çevresinde gördüğü karakterler ve belki bazı gerçekleri yerleştirip yeni bir hikaye oluşturmuş. Mrs.Clark bu hikayeyi okuyunca haklı bir dehşete kapılmış, Gidion hikayeyi başka çocuklara da anlattığı için de 'öğrencileri korumak için' Gidion'a uzaklaştırma cezası vermiş. Bu kararın doğru ya da yanlışlığı bir yana sonucu, Gidion'un kafasına bir kurşun sıkarak intihar etmesi.
Bu arada Mrs.Fell'in ısrarlı sorularıyla öğreniyoruz ki Mrs.Clark önceden reklamcıymış, sonradan öğretmen olmuş. Zaten Mrs.Fell'in bu yüzden Mrs.Clark'ın öğretmenlik yeteneğinden şüphe ettiği ve onu küçümsediği çok açık. Ona söylediği 'Siz kim oluyorsunuz da benim oğluma ne yazıp neyi yazamayacağını söylüyorsunuz?' sözü ve hikayeyi okuduktan sonra 'Bu harika bir hikaye. Benim oğlum bir dahiymiş, sizse onu anlamamış ceza vermişsiniz, onun da yüreği bu baskıyı kaldıramamış.' replikleri çok şey anlatıyor. Eğitim sistemine sıkı ve açık bir eleştiri geliyor, karşılanması zor bir eleştiri.
Jake ile ilgili iddanın doğru olup olmadığı yanıtsız kalıyor ancak bu konuda Mrs.Clark'ın cevabı hep 'O öyle bir şey yapmaz, o iyi bir çocuktur.' şeklinde, yani şaşmaz bir inançla Jake'i haklı buluyor. Peki Gidion'a verdiği cezada bunu payı ne? Ya da Gidion'un intiharında? Mrs.Clark'ın, intiharda Gidion'u suçladığını hissettirdi bana.
Mrs.Fell kocasının ölümünden sonra oğluyla baş başa kalmış bir anne. Oğluna biraz uzak kalmış ve başına neler geldiğini öğrenmek, bir suçlu bulmak istiyor. Ama bence esas suçladığı kendisi. Oğlunun uzaklaştırma cezasından sonra üstüne gitmemiş, yalnız kalmasına izin vermiş. Sonunda da onu garajda kendini öldürmüş olarak buluyor, hem de etraf kirlenmesin diye altına bir şeyler sermiş halde.
Bir tabanca görüyorsak o patlar. Mrs.Fell'in Mrs.Clark'a yönelttiği silah patlamadan önce kararan sahnede silah kime doğrultuldu emin olamıyoruz. Yani bir intihar mı oldu yoksa cinayet mi? Tıpkı Gidion'un ölümü gibi. Aslında kafasına sıkan Gidion'un açısından bir intihar olan olay, eğitim sisteminin hassas bir ruha yaptıkları açısından bir cinayet.
--------SPOİLER-----
Çok sade bir sınıf dekoru, oyunculukları öne çıkaran ışık düzeni var. Müzik çok başarılıydı, hala aklımda. Arada çalan zil ve tenefüse çıkan çocuk sesleri iyi bir atmosfer yaratıyor.
Oyunculara gelince öğretmeni oynayan Selin Akman'ı hiç beğenmedim, karakterini sadece repliklerinden tanıdım, kendisi hiçbir ruh katamamış. Yapay bir tavrı var, travmatize olmuş bir öğretmenden çok kaba ve ilgisiz bir öğretmen olmuş.
Anne rolünde Elvin Beşikçioğlu'na işte bu diyorum. İlaçlarla ayakta duran, acılı, dengesiz, cevap arayan anne rolüne çok iyi gitmiş. Sahnede ilacını içtikten sonra daha çok gülen, daha çabuk sinirlenen hali, repliklerin ağzından gerçek gibi çıktığını hissetmem, karakteri bir adım ileri götürüşüyle oyunu taşıyan isimdi.
Tatbikat Sahnesi oyunları, farklı ve sorgulayıcı metinleri ve özenli sahnelemeleriyle bir şansı kesinlikle hak ediyor. Ben de bir sonraki oyunumu 1869 Laveyn olarak planlıyor ve iple çekiyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder