BAŞ BELASI (ANKARA DEVLET TİYATROSU )
BAŞ BELASI (ANKARA DEVLET TİYATROSU)
Ankara devlet tiyatrosunun 2016-2017 döneminde sahneye koymayı seçtiği bu oyuna dair olabildiğince objektif olmaya çalışacağım ama en sevmediğim oyunlar listesinin başındaki bu oyuna karşı çok da merhametli davranamayacağım sanırım.
Sam Bobrick'in yazdığı bu oyuna dair araştırmalarımda oyunun kara mizah tarzında olduğunu gördüm. Kara mizah çok sevdiğim bir türdür ama devlet tiyatrolarının sergilediği oyun karamizah tarzında asla değil. Kara mizah olmanın gereğini getirmiyor, bir şeyi eleştirdiği yok, bir mesaj kaygısı yok, seyircide düşünsel bir süreç tetiklemiyor. Belki oyun metni farklıdır, belki de karamizahtır. Bu pek çok kez sahneye konmuş bir metin, belki başka gösterimleri daha doludur. Devlet tiyatrolarının sahnelediği oyun pek de iddiası olmayan hatta oldukça sıradan bir absürd komedi.
Bence oldukca saçma bir konu ve kurguya sahip oyunun olay örgüsü kısaca şöyle:
Psikiatrist Anita Wells'in muayene odasına Ethan Steckler isminde bir hasta geliyor. Bu hasta 'fazla sinir bozucu' olmaktan ve bu yüzden yaşadığı sosyal sorunlardan şikayetçi. Bu sinir bozucu karakter zamanla Anita'yı sinir krizi geçirmeye varacak kadar çileden çıkarıyor. Anita hastaneye kaldırılınca yerine yine psikiyatr olan kocası Sidney Gates bakıyor ve tabiki hastası Ethan. Amacı eşinin tedavi edemediği Ethan'ı tedavi edip ondan daha iyi bir psikiyatr olduğunu göstermek ama onun da sonu eşinden farklı olmuyor. Absürd komediye uygun olan finalini buraya yazıp hala gitmek istiyorsanız oyunu sizin için daha da mahvetmeyeyim.
Oyuna gitmeden önce okuduğum ekşi sözlükte miniminikbirkus adlı kullanıcı şöyle yazmış: "Acaba Ethan gerçekten hasta mıdır yoksa bu çifti tanıdığı için kasten mi gelmiştir?". Ben oyunda bir gizem var sandım, sonunda Ethan bambaska biri çıkacak, belki de psikiyatristlerin geçmişte yaptıkları bir hatanın vs. sonucu/intikamı olarak Ethan gelmiş olacak diye düşündüm. Ama böyle bir durum olmadı.
Aslında oyun mükemmel psikiatristler ve mükemmel bir evli çift olan Anita ve Sidney'in hiç de öyle olmadıklarını Ethan sayesinde anlamalarıyla bir ilişki eleştirisine dönüşüyor. Bu yönüyle gerçekten kara mizah olabilirdi..... Elbette uygun sahnelenseydi. Bence bu rejisorün yorumundan kaynaklanıyor, çünkü oyuncular resmen bu akmayan metni sırtlarında taşıyorlar. Özellikle Oğulcan Arman Çolak gerçekten çok sinir bozucu bir karakter yaratıyor, yani çok başarılı (Sanırım karakter şu an Koray Alper tarafından canlandırılıyor.) Funda Mete ve Ergin Özdemir oyunun sahnelenişi gereği abartılı bir oyunculuk sergiliyorlar.
Devlet tiyarolarında dekoru hemen her zaman başarılı bulurum. Kostümlerde özellikle Sidney karakterinin renkli giyim tarzını, kostümün karaktere uygunluğu açısından başarılı buldum.
Ethan karakterinin sinir bozuculuğu benim de sinirimi bozdu ama psikiatristlerin onunla sözde profesyonel başa çıkma biçimleri bana komik gelmedi, tam tersine daha çok sinirimi bozdu. Çünkü çok da aşırı olmayan davranışlarla çabucak sabırları taştı, bir türlü yapılması gerekenleri yapmadılar ve ipleri Ethan'ın eline verdiler. (Bu onların profesyonelliklerinin bir eleştirisiydi muhtemelen) Sahnede sinir bozucu biri ve karşısında gittikçe deliren karakterler benim komedi anlayışıma pek uymadı, olaylar da pek gerçekçi değil, yapay bir abartı hissettirdi. Oyun 1 perde 1.5 saat. 2 perde olsa ikinci perdeye kalmazdım. Salonda bazı kişiler de benim gibiydi; ama bazıları da çok eğlendi, çok güldü ve sonunda çok canı gönülden ayakta alkışladılar. Bu zevk meselesi siz gidip çok eğlenebilirsiniz, bu da oyunu sizin için çok başarılı yapar. Ama bence metninin hakkı rejisör tarafından verilmemiş, kaliteli bir güldürü ortaya koyamayan, vasatın da altı, gittiğime pişman eden bir oyun.
Ankara devlet tiyatrosunun 2016-2017 döneminde sahneye koymayı seçtiği bu oyuna dair olabildiğince objektif olmaya çalışacağım ama en sevmediğim oyunlar listesinin başındaki bu oyuna karşı çok da merhametli davranamayacağım sanırım.
Sam Bobrick'in yazdığı bu oyuna dair araştırmalarımda oyunun kara mizah tarzında olduğunu gördüm. Kara mizah çok sevdiğim bir türdür ama devlet tiyatrolarının sergilediği oyun karamizah tarzında asla değil. Kara mizah olmanın gereğini getirmiyor, bir şeyi eleştirdiği yok, bir mesaj kaygısı yok, seyircide düşünsel bir süreç tetiklemiyor. Belki oyun metni farklıdır, belki de karamizahtır. Bu pek çok kez sahneye konmuş bir metin, belki başka gösterimleri daha doludur. Devlet tiyatrolarının sahnelediği oyun pek de iddiası olmayan hatta oldukça sıradan bir absürd komedi.
Bence oldukca saçma bir konu ve kurguya sahip oyunun olay örgüsü kısaca şöyle:
Psikiatrist Anita Wells'in muayene odasına Ethan Steckler isminde bir hasta geliyor. Bu hasta 'fazla sinir bozucu' olmaktan ve bu yüzden yaşadığı sosyal sorunlardan şikayetçi. Bu sinir bozucu karakter zamanla Anita'yı sinir krizi geçirmeye varacak kadar çileden çıkarıyor. Anita hastaneye kaldırılınca yerine yine psikiyatr olan kocası Sidney Gates bakıyor ve tabiki hastası Ethan. Amacı eşinin tedavi edemediği Ethan'ı tedavi edip ondan daha iyi bir psikiyatr olduğunu göstermek ama onun da sonu eşinden farklı olmuyor. Absürd komediye uygun olan finalini buraya yazıp hala gitmek istiyorsanız oyunu sizin için daha da mahvetmeyeyim.
Oyuna gitmeden önce okuduğum ekşi sözlükte miniminikbirkus adlı kullanıcı şöyle yazmış: "Acaba Ethan gerçekten hasta mıdır yoksa bu çifti tanıdığı için kasten mi gelmiştir?". Ben oyunda bir gizem var sandım, sonunda Ethan bambaska biri çıkacak, belki de psikiyatristlerin geçmişte yaptıkları bir hatanın vs. sonucu/intikamı olarak Ethan gelmiş olacak diye düşündüm. Ama böyle bir durum olmadı.
Aslında oyun mükemmel psikiatristler ve mükemmel bir evli çift olan Anita ve Sidney'in hiç de öyle olmadıklarını Ethan sayesinde anlamalarıyla bir ilişki eleştirisine dönüşüyor. Bu yönüyle gerçekten kara mizah olabilirdi..... Elbette uygun sahnelenseydi. Bence bu rejisorün yorumundan kaynaklanıyor, çünkü oyuncular resmen bu akmayan metni sırtlarında taşıyorlar. Özellikle Oğulcan Arman Çolak gerçekten çok sinir bozucu bir karakter yaratıyor, yani çok başarılı (Sanırım karakter şu an Koray Alper tarafından canlandırılıyor.) Funda Mete ve Ergin Özdemir oyunun sahnelenişi gereği abartılı bir oyunculuk sergiliyorlar.
Devlet tiyarolarında dekoru hemen her zaman başarılı bulurum. Kostümlerde özellikle Sidney karakterinin renkli giyim tarzını, kostümün karaktere uygunluğu açısından başarılı buldum.
Ethan karakterinin sinir bozuculuğu benim de sinirimi bozdu ama psikiatristlerin onunla sözde profesyonel başa çıkma biçimleri bana komik gelmedi, tam tersine daha çok sinirimi bozdu. Çünkü çok da aşırı olmayan davranışlarla çabucak sabırları taştı, bir türlü yapılması gerekenleri yapmadılar ve ipleri Ethan'ın eline verdiler. (Bu onların profesyonelliklerinin bir eleştirisiydi muhtemelen) Sahnede sinir bozucu biri ve karşısında gittikçe deliren karakterler benim komedi anlayışıma pek uymadı, olaylar da pek gerçekçi değil, yapay bir abartı hissettirdi. Oyun 1 perde 1.5 saat. 2 perde olsa ikinci perdeye kalmazdım. Salonda bazı kişiler de benim gibiydi; ama bazıları da çok eğlendi, çok güldü ve sonunda çok canı gönülden ayakta alkışladılar. Bu zevk meselesi siz gidip çok eğlenebilirsiniz, bu da oyunu sizin için çok başarılı yapar. Ama bence metninin hakkı rejisör tarafından verilmemiş, kaliteli bir güldürü ortaya koyamayan, vasatın da altı, gittiğime pişman eden bir oyun.
Yorumlar
Yorum Gönder