SON TANGO (ANKARA DEVLET TİYATROSU )

SON TANGO (ANKARA DEVLET TİYATROSU)

Son Tango, 2015 yılında prömier yaptığında uzun süre kapalı gişe oynayan bir oyun olmuştu. Ben çeşitli sebeplerden oyunu ancak geçen sene izleyebildim, bu kadar geç izlememe de pek üzüldüm diyemem.


Oyun 70'ler Arjantin'inde bir barda başlıyor. Darbe olmus, cunta yönetimi yabancılarla olan iş birliğinde halkını unutmuş, onu yoksulluğa, sefalete terk etmiş. Tango barında dans ederek hayatını kazanmaya çalışan Maria ve bu düzene dur demek isteyen devrimci Pedro birbirlerine aşık. Maria'nın annesi ise bu sefil hayattan Maria'nın zengin biriyle evlenmesiyle kurtulmak istiyor, bu yüzden fakir Pedro'yu damat almak istemiyor. Sefil hayat demişken insan onurunu kıran şeyler yapmak zorunda kalmalarını anlatmak istiyorum. Yani tango barındaki kızların bedenlerini de satmak zorunda kalmaları ya da umutsuzluk içindeki insanların barın iskelesinden kendini okyanusa bırakmalarını. (Oyunda da bunu anlatmak için iskele olarak düşünmeniz gereken kenarda bir yerde yürüyorlar) Maria'nın annesi bu sefalete yenilmemenin tek yolunun para olduğunu düşünüyor, Pedro ise düzeni değiştirmek... O zamana kadar da aşkından vazgeçiyor. Pedro yokken tek duyduğu Pedro'nun yakalanacağı, kavuşamayacakları ve onun de kurtulmak için zengin biriyle evlenmesi gerektiği olan Maria'nın tercihini tahmin etmek zor değil. İşte bu tercihten sonra olanlar karakterlerin adının yabancı olduğu bir Türk dizisi gibi.

Aslında aşk, aşkın ve tutkunun dansı tango, devrim, Arjantin müziği, o dönemin kostümleri.... Düşününce insan heyecanlanıyor, seçilen konu ve vaad ettikleri çok güzel ama oyunda olmayan bir şey var o da Özcan Özer'in metni ya da işlenişi yüzünden akıcı olmaması, olay geçişlerindeki pürüzler, mesajının yüzeyel kalması, olayların tahmin edilebilirden sıkıcıya doğru hızlı geçişi, olaylara ve karakterlere uzak kalmamız. Ya da benim insanların ekonomik yoksulluğunu ahlak yoksulluğunun takip ettiği bu dönemde tertemiz kalmış, direncin simgesi bir aşk görmek istemem ve oyunun bunu veriyor gibi yapıp verememesi.

Senkron sorunu olan bir gösteri sahnesi
Dekorla 3. sınıf bir bar ortamı oluşturulmaya çalışılmış bence fena değil ama kostümler olmamış, o dönemin kenar mahallede tango yapan yoksullarından çok, Ankara pavyonlarında şarkı söyleyecek gibiler. O kültürü, dönemi pek yansıtmıyor. Tango yapmak demişken emeğe saygı duymakla ve dans teniklerini eleştirmemekle birlikte bir tutukluk ve ruhsuzluk olduğunu da soylemeliyim. Ki tango hem aşkı hem de direnişi simgelediği için çok önemli, Maria ve Pedro'nun hikayesi aslında tangonun felsefesi ve ortaya çıkışıyla paralellik gösteriyor, yazarın isim olarak 'Son Tango'yu seçmesi zekice olmuş. Arjantin tango müziklerini çok severim, bara ufak bir orkestra konulup müzikler canlı çalınsaydı harika olurdu, oyunun enerjisi çok değiştirdi. Ama bu oyunun müziklerini de dönemin ruhuna pek uygun bulamadım maalesef. Playback yapılmasını zaten tiyatroya hiç yakıştırmıyorum.


Kalabalık oyuncu kadrosunun çoğunu vasat buldum, oyunculuklar metinden sonra oyuna bağlanmamı zorlaştıran 2. şeydi. Genel olaral zaten içi pek dolu olmayan karakterlerin yapay sahnelenişi söz konusuydu.

2 perde 2 saatlik oyununda çok sıkıldım diyemem ama keyifle izledim de diyemem. Oyuna bağlı kalmak için uğraşmam gerekti, oyunun daha ilk sahnelerden sizi yabancılaştıran bir yapısı var. Tüm bunlar da oyun bitince oh iyi ki zamanımı bu oyunla değerlendirmişim demekten alıkoydu. Ama görselliği yüksek bir oyun olması pek çok kişiye keyifli zaman geçirecektir. Arada bir tiyatroya gidenlerin sıkılma olasılığı yüksek.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İYİYİM (ANKARA DEVLET TİYATROSU )

ÜÇ KIZ KARDEŞ (HAYAL PERDESİ)

YEDİ KOCALI HÜRMÜZ (ANKARA DEVLET TİYATROSU)